Oğlanların ve başkalarının zararlarından korunurdu.Çok sessiz ve düşünceli biriydi.Camide kalır ve belli vakitlerde namaz kılardı.Onu namaz kılarken gördüğümde sık sık sorardım.Ona "Görüyorum" derdim. Sen namaz kılıyorsun." Bana şöyle derdi: "Hayır, Vallahi. Ben sadece beni kalıp oturttuğunu görüyorum. Benden ne istediğini bilmiyorum." Ben de ona: "Niyetin var mı?" derdim. Bu duanda yapmam gerekeni yapmamı ister misin?" Allah senden razı olsun, o bana sorar: "Niyet nedir?" Ben de ona şöyle derim: "Bu amellerin amacı beni Allah'a yaklaştırmaktır. O." Gülüyor ve diyor ki: "Ona söylüyorum, beni ayağa kaldırdığını ve oturttuğunu görüyorum. Peki, yanımda olana, ona şahitlik ederken yaklaşmaya nasıl niyet edebilirim ki, ona yaklaşmayayım." benden kaçmak mı? Bu delilerin lafı. Sende beyin yok.”
[ Gerçeğin çılgın adamlarından renkler ]
O halde şunu bilmelisiniz ki, bu ahmaklar öncülerden Bahlul ve Saadoun gibi, erdemli Ebu Vehb ve onlar gibi olanlardır: bazıları mutlu, bazıları üzgün. Ve onlar akıllarına gelen ilk rivayete göre bu şöyledir: Eğer Kahr rivayet ettiyse, o zaman Yakup gibi tutuklandılar. Aynı şekilde Mesud El-Habeşi'yi de Şam'da gördüm, rivayet edilen ile uzatılan arasında karışık, çoğunlukla solmuş, eğer rivayet edilmişse yayılma nezaketiyle gördüm. Bu grupta Ebu gibi bir grup da var. Al-Hajjaj Al-Ghaliri ve Abu Al-Hassan Ali Al-Salawi ve insanlar akıllarından neler geçtiğini bilmiyorlar.