Bildiğim şu ki, ben kulağa göre konuşmam ve benim için belirlenene sadık kalacağım.Bu ve diğer yazılarımız kompozisyonun seyrini takip etmiyor, biz de onun yolundan gitmiyoruz. Yazarların sayısı, çünkü her yazar, seçmek zorunda kalsa bile, ya da özellikle yaydığı bilgi altında olsa bile, kendi seçimi altındadır. Yani istediğini atar, istediğini tutar ya da bilginin kendisine verdiğini atar, ve ele aldığı meselenin hakikati ortaya çıkıncaya kadar onun tarafından yargılanır.Biz ise kombinasyonlarımızda öyle değiliz.Onlar İlahi Huzur kapısına bağlı, kapının kendilerine açılacağını bekleyen kalplerdir. , fakir ve her türlü bilgiden yoksun, eğer orada bir şey sorarsanız. Duydukları duygu kaybından kaynaklanıyordu. O perdenin arkasından kendisine ne görünürse görünsün, hemen ona uymaya ve alışmaya çalışıyordu. Bu konuda kendisi için belirlenene göre, şey, alışkanlık ve entelektüel düşünce açısından kendi türünden olmayan bir şeye atılabilir ve alimlerin görünürdeki bilgisinin ve görünürdeki uygunluğunun, hissedilmeyen gizli bir duruma verdiği şey. Bize daha da tuhafı, yaratılışta bulunmayan ilâhî hikmet gereği, o anda bilmediği halde teslim etmesi emrolunduğu şeyleri bu kalbe ulaştırmasıdır.Bu nedenle kıraat üzerine eser yazan her insan, Bahsettiği ancak dahil olduğu bölümün bilgisine bağlı kalın.