Öğreten ve bilen, yöneten ve yöneten hükümdar, fetheden ve boyun eğdirilen fatih ve hayatta kalma kalitesinin olduğu geri kalanları mukadder kılan ve kazanan ve mukadder kılmayan Yüce Allah'ın şanı yücedir. Mukaddes olan mevcut değildi ve yüzleşme ve karşılaşmadan bakıldığında, daha doğrusu kul o asil meskendedir, yücelmeye hakkı yoktur, O, Yüceler Yücesi O'na mahsustur, o yerde değildir. ardından teşbih gelir, böylece kulun o huzurunda yönleri kaybolur ve ona baktığında bakmaktan vazgeçer.Ben O'nu hamd ederim, O'nu tesbih ederim, O'nun en yüce olduğunu bilen O'nu hamd ederim. Zat itibariyle Yüce ve Yüce olan sıfatları ile O'nu tesbihten başka izzet perdesi indirilir ve Kendi ilmi üzerine ayakta durma kapısı kapatılır.Kuluna hitap etse O, işitendir. İtaatkar ve itaatkar olduğundan kendisine emredilen şeyi yaptı ve bu gerçek kafamı karıştırınca Halife için metodun kuralını aradım
Rabb haktır, kul da haktır. ***Keşke şiirim hesap verenden olsaydı.
dersen köleyse ölmüştür *** ya da “Rabbim ben nasıl suçlanırım ” dersen
Cenâb-ı Hak kendisine itaat eder, dilerse onu yaratır ve adaleti yerine getirir. kendisinden bir görev olarak beklenen o, içi boş hayaletlerden başka bir şey değil